“Kader” ispatlandı mı?

Geçenlerde iletişim formundan bana ulaşan bir sorunun cevabını herkesle paylaşmak istedim.

 

 

SORU: Benjamin Libet  ve Prof. John-Dylan Haynes’in yaptığı araştırmalar ve deneylerin sonucunda bir karar vermemiz istendiğinde biz karar vermeden önce eyleme geçecek nöronların harekete geçtiği görülmüş. Bu durumda kararlarımızı veren biz değil miyiz? O halde herhangi bir şekilde seçimlerimizi ve yaşantımızı değiştirmemiz de mümkün değildir. O zaman biz sadece bize yazılan rolü mü oynuyoruz? Sadece kaderlerimizi gerçekleştiren aracılar mıyız? Bu tüm Kuantum Düşünce çalışmalarının da asılsız olduğunu göstermez mi? A.E /Antalya

 

 

CEVAP: Öncelikle bahsi geçen araştırma ve sonuçlarına bir göz atalım.

 

Kaliforniya Üniversitesi nörofizyologlarından Prof. Benjamin Libet, 1973 yılında yaptığı deneyler sonucunda tüm kararlarımızın, seçimlerimizin önceden belirlendiğinibilincin ise herşey olup bittikten yarım saniye sonra devreye girdiğini ortaya koymuştur. Bu durum diğer nörofizyologlarca da, hep geçmişte yaşadığımız ve bilincimizin tüm yaşananları yarım saniye sonra gösteren bir “monitör” gibi olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.

 

Araştırmalarını sürdüren Benjamin Libet daha da ilginç sonuçlara ulaşmıştır. Bu sefer Libet, parmakları hareket ettirme “kararını” deneklere bıraktı ve bunun neticesinde beyinde oluşan sinyalleri inceledi. Parmağı hareket ettirmenin karar anı, beyinden emir yollanması anı ve parmağın hareket anlarını not etti. Son derece ilginç bir gerçekle karşılaştı. Karar anından önce, parmağı hareket ettirmek için beyinde ilgili hücreler harekete geçiyorlar. Yani aslında parmağınızı hareket ettirme emri, sizden önce veriliyor. Ondan sonra size bu kararınız bir his olarak yaşatılıyor. Libet’in bu çalışmaları, bilim dünyasını derinden etkiledi.

 

Son olarak Max Planck Enstitüsünden bilim adamı Prof. John-Dylan Haynes gelişmiş manyetik rezonans ve bilgisayar tekniklerini kullanarak son derece ilginç araştırmalar yapmıştır. Araştırmalarda deneklerden önlerinde bulunan 2 düğmeden birini seçmeleri istendi. Düğmeye basılışın karar anının incelendiği bu deneylerde, Benjamin Libet’in deneylerini doğrular neticeler elde edildi. Esasen seçim yapıldığı düşünülen an, hissettirilen bir algıdan ibarettir. Yapılan deneylerde düğmeye basma kararının 7 saniye öncesinden deneklerin hangi düğmeye basacağı, beyin hücrelerinin aktivitelerinden tahmin edilebildiği görülmüştür

 

Araştırmayı yürüten ekibin lideri Prof. Haynes Nature dergisinde çıkan alıntısına göre

“Kararlarımızın bilinçli olduğunu düşünürüz, ama bu veriler göstermiştir ki bilinç yalnızca buzdağının ucudur.” demiştir.

 

Bu bilim adamlarının çalışmasına göre bizler bilinç düzeyinde seçim yapmadan önce bizim

kararımız uygulanmaya başlıyor. Bu araştırmalar bazı çevreler tarafından hür iradenin yanılsama olduğu ve bizlerin sadece bize verilen senaryoyu oynayan aktör ve aktristler olduğumuz şeklinde yorumlanmıştır. Ancak bu yorum insanın kararlarının sadece bilinç ile verilebileceği varsayımına dayanmaktadır ki bu doğru değildir. Zihin bilinç ve bilinçaltı olarak 2 ayrı bölümden oluşmuştur. Bilinçli beynimiz sn de 2000 bit bilgi işlerken bilinçaltımız 400 milyon bit işler. Bilinçaltımız yaşantımızın neredeyse %90′ından sorumludur. Algıda seçicilik dediğimiz şey de bizlerin bilinçaltımıza “artık nelerle ilgilendiğimizi bildirmemizin” bir sonucudur.

Bilinçaltı kodlarımız ise tamamen bize aittir. Bunların bir kısmı bizim bilinçli olmadığımız anlarda kaydedilmiş olabilir. Ancak her zaman bu kodları kendi irademizle değiştirebiliriz. Ve bu kodlarımızı değiştirdiğimizde yapacağımız seçimler ve algılamak için seçeceğimiz konular da değişecektir.

Bütün bu çalışmalar bizlerin kurban olduğumuzu değil kendi yaşamımızı  büyük oranda bilinçaltımızdaki kodlarımızla yaşadığımızı göstermektedir. Özellikle Zihin, Beyin ve Gerçekleşen Hayaller eğitimimde de bilinçaltı kodlarımız ile ilgili detaylı ilgiler vermekteyim. Bütün bu araştırmayı şöyle yorumlayabiliriz. Eğer biz küreklere asılmazsak rüzgar nereden eserse o yöne doğru gideriz. Ancak kürekler her zaman elimizin altındadır ve sadece bu konudaki farkındalığımızı arttırmamızı bekliyordur.




Yorum Yap